ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Can olmak, can almak…

Tam bir yıl önce Türkiye o büyük felaketi yaşadı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce canımızı yitirdik.

Bir kez daha Allah hepsine rahmet eylesin.

Birçok ilde çok ağır yıkımlar yaşandı.

Yaralarımızı hızla sarıyoruz.

Muhakkak eksikler, tamamlanmaya çalışılanlar vardır ama bu kadar büyük bir yeniden yapılanma hamlesini bu kadar kısa süre içinde ilerletebilmek herkesin harcı değil.

Bunu asrın felaketinin yıldönümünde bölgeyi ziyaret eden yabancı gazeteciler de söylüyor.

O büyük felaket bir kez daha gösterdi ki millet olarak biz biriz.

Sevinçte olduğu gibi acıda, kederde de birbirimize sarılıyoruz.

Dünya da onca çatışmaya, mücadeleye ve ihtilafa rağmen insanlıkta buluşabiliyor.

Dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gönderilen yardımları, gösterilen özveriyi unutmak mümkün değil.

Türkiye dünyanın her yerindeki afetlerde karşılıksız olarak yardıma koşarken, zor zamanlarında bu hürmeti görmesi unutulmaz.

Mesela can Azerbaycan yardıma ilk koşan ülke olmuştu.

Son ayrılan da onlardı.

Kardeşlerimiz var olsun.

Oradaki seferberliği, Türkiye ile aynı acıyı yüreklerinde nasıl hissettiklerini hatırlayınca hala gözlerim dolar.

O sembolik fotoğrafı da unutmak mümkün değil.

Ailesinin evinde ne var ne yok eski arabasının üzerine yükleyip, bir de Türk ve Azerbaycan bayrakları takarak yardıma koşan Server Beşirli kardeşimiz, aslında o muhabbetin örneklerinden sadece biriydi.

Bahtı açık olsun.


Meksika'dan gelen yardım ekibinin kahraman köpeği Proteo vardı mesela...

Can kurtarmak için görev başındayken ölmüştü.


Türkiye vefasını göstermek için Meksika'ya "Arkadaş"ı hediye etti.


Proteo'nun yerine eğitime alındı ve görevini o sürdürecek.

Anısını yaşatacak, Türkiye-Meksika dostluğunu büyütecek.

O da geçenlerde bir yaşını doldurdu.

Örnekler saymakla bitmez.

Aramızın "limoni" olduğu ülkeler de yardıma koştu.

Yunanistan yardıma gelen ilk ülkelerdendi.

O dönem dışişleri bakanı olan Nikos Dendias, AB'den deprem bölgesini ziyaret eden ilk bakan olmuştu.

Mısır da yardım seferberliği başlatanlardandı.

Mesela Ermenistan'la aramızdaki Alican Sınır Kapısı uzun yıllar sonra istisnai bir durum için yeniden açıldı.

35 yıl önce bir kez Ermenistan'daki depreme yardıma giden Türk ekibi için açılmıştı.

Bu kez Ermeni arama kurtarma ekibi Türkiye'ye geldi, can kurtarma mücadelesine katıldı.


Hatta İsrail...

Onlar da yardım ekibi gönderdi.

Tam 150 kişiydiler.

Askeri bir ekipti.

Enkazdan 19 can kurtardılar.


Aynı depremde Filistin de 73 kişilik destek ve yardım ekibiyle Türkiye'nin yardımına koştu.


Gönderilen yardım malzemelerini saymıyorum bile.

Bunları niye hatırlattığıma gelince...

Özetle o büyük felaket gösterdi ki mücadele halinde, hatta resmen savaş halinde olan ülkeler bile bir başka ülkede felaket yaşandığında ortak insanlıkta buluşabiliyor.

Azerbaycan ve Ermenistan aynı amaç uğruna çaba göstermekte ortak paydaya erişebiliyor.

İsrail ve Filistin de...

Ama tıpkı diğerleri gibi, depremin ardından Türkiye'de enkazda can kurtarmak için gecesine gündüzüne katan İsrail, aylardır can almak, katliam yapmak için varını yoğunu ortaya koyuyor.

Gazze Şeridi'nde Filistinlileri katlediyor.

4 aydan fazla bir zaman geçti.

Şehit sayısı 27 binin üzerine çıktı.

İsrail 26 Ocak'ta Uluslararası Adalet Divanı'nda resmen soykırım davasının sanığı oldu.

Gazze'deki katliamları hakkında ihtiyati tedbir kararları açıklandı.

Ama nafile...

O zamandan beri İsrail bombaları Gazze Şeridi'nde neredeyse bin kişiyi daha katletti.

İnsanlıkta buluşmak varken bunca kan, bunca ölüm, bunca nefret niye?


Yazarın diğer yazıları