ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Ölürken, dirilirken...

Dert büyük, mesele çetrefil, çile uzun zamana yayılmış, zulüm (ne acı ki) alışıldık olduğunda, karamsarlık basıyor insanı. Çözümün uzaklığı "zaten ne yapsak olmuyor", ya da "benim elimden ne gelir ki" diye, her adımı küçümsemeye götürüyor pek çoğumuzu. Bugünlerde içinde bulundukları ateşe karşın inanç ve dirayetleri en güçlü olanlar, yine de Filistinliler. Seslerini duymazdan gelip, insanlığa ulaşmasını engellemeye çalışanların gayreti ortada. Yine de insanlık Türkiye'den, İngiltere'den, Almanya'dan, Fransa'dan, Endonezya'dan, ABD'den ve daha pek çok yerden Filistin'i görüyor.

ABD ve diğer Batılı yönetimler İsrail saldırılarının yanında saf tutarken, aynı devletlerin idaresindeki insanlar, baskı, karartma ve şeytanlaştırmaya karşı ayağa kalkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu savaşı bitirmeye devletlerin gücü tabii ki yeterlidir ancak bu savaşı halkların vicdanı sona erdirecektir." Cümlesi yıllardır dillendirdiği "Dünya beşten büyüktür" şiarının dünya halkındaki yansıması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM kürsüsünden başlayarak hem uyarı hem çağrı değeri taşıyan sözlerini söylediğinde, bunun gerçekliğinin bu acılar üzerinden ortaya çıkacağını belki de tahmin etmek gerekirdi. Çünkü hakikat, zorlukla sınanmaya yazgılıdır.

***

Geçen günlerde ajanslara düşen bir istifa mektubu, herkesin kendi alanında ve yapabileceği nispette ahlaki tavır alabileceğini hatırlatan, değerli bir duruşu gösterdi.

Uluslararası İnsan Hakları Avukatı Craig Mokhiber, Birleşmiş Milletler'deki İnsan Hakları Direktörlüğü görevinden bir mektupla istifa etti.

"Büyük bir acının yaşandığı bir anda yazıyorum" sözleriyle mektubuna başlayan direktörün istifa sebebi, BM'ye olan inancını yitirmesiydi. 'Dünya ders kitaplarına geçecek bir soykırım' karşısındaki acziyet, Batı yönetim ve medyasının ahlak dışı tutumu Mokhiber'i istifaya ve sebeplerini uzun uzun yazmaya zorlamıştı. Bu uzun mektubun en acıklı taraflarından biri, soykırıma engel olamamanın yanı sıra, en temel ahlaki tavrı bile açıklamak mecburiyetinde kalmak. Diyor ki Mokhiber:

"Bu noktada, İsrail lobisinin aksi yöndeki karalamalarına rağmen, İsrail'in insan hakları ihlallerine yönelik eleştirilerin Yahudi karşıtı olmadığını, Suudi ihlallerine yönelik eleştirilerin İslamofobik olmadığını, Myanmar ihlallerine yönelik eleştirilerin Budist karşıtı olmadığını olmadığını tekrarlamakta fayda var.

Karalamalarla bizi susturmak istediklerinde sesimizi kısmak değil, yükseltmek zorundayız. Yüksek Komiser, iktidara gerçeği söylemenin asıl mesele olduğunu kabul edeceğinize inanıyorum."

"...Bir kez daha gözlerimizin önünde bir soykırım yaşandığını görüyoruz ve bir kez daha örgütümüzün bunu durdurma gücü yok gibi görünüyor."

"...Filistin topraklarını ele geçiren ve sömürgecilere teslim eden Avrupalı iskâncı sömürge projesini onaylayarak Filistin halkının mülksüzleştirilmesini kolaylaştırmaya yardım etme gibi büyük bir günahı Birleşmiş Milletler'in kendisi işledi. Dolayısıyla kefaretini ödememiz gereken çok şey var.

Nitekim, kefarete giden yol açıktır. Son günlerde dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde, şiddet ve tutuklanma riskine rağmen soykırıma karşı ayağa kalkan kitlelerin sergilediği ilkeli duruştan öğreneceğimiz çok şey var. Filistinliler ve müttefikleri, her kesimden insan hakları savunucuları, Hıristiyan ve Müslüman örgütler ve "bizim adımıza değil" diyen ilerici Yahudi sesler öncülük ediyor. Tek yapmamız gereken onları takip etmek..."

Eleştiri ve hayal kırıklıklarını dile getirdiği mektubunun sonunda yine de "Eğer bir şey yapmak gerektiğine inanırsanız, (uzun vadeye ihtiyaç duysa da) on maddelik bir öneri listem var, uygulanabilir..." diyerek, ciddiyetle ihtiyaç duyulması halinde görev alabileceğini söylüyor hukukçu direktör. Yani elinden gelen her ne olacak ise onu yapmak üzere.

İçim keder ve umutsuzluktan ağırlaşmışken ben ne yapabilirim sorusu hep zihnimde. O sırada yine "son dakika" haberleri var ekranda. İsrail vatandaşlarının bazısı, vahşetin bugünlerdeki vücudu Netanyahu'nun evinin önünde pankart açmış protesto ediyor, ateşkes istiyor ve Netanyahu'nun kendileri için Hamas'tan daha büyük tehdit olduğunu söylüyorlar.

İnsanlık bir yanda ölürken, bir yanda dirilmeye çalışıyor.


Yazarın diğer yazıları